15 Aralık 2014 Pazartesi

Yorum Yaz
Yakın zamanda yazılarımla bloğu tekrar faaliyete geçireceğim...
Devamını Oku

24 Aralık 2013 Salı

Nihayet Bitti...

Yorum Yaz

Uzun bir aradan sonra nihayet bugün yeni bir yazı yazabilecek heyecanı duydum. Yarım işleri bitirme konusundaki başarısızlığım hâlâ devam ediyor.

Bugün son işimi anlatmak istiyorum. Elişlerine meraklı olanlar bilirler. Adapazarlılar bu konuda çok mahirdirler. Çok güzel şeyler üretirler. İşte ben de böyle marifetli bir arkadaşımda görüp model olarak aldığım ayakkabı çantamı nihayet bitirdim. Arkadaşım değişik desenlerde üç tane yapmıştı kendine. Siyah, kahverengi ve lacivert. 
İşte arkadaşımın ayakkabı çantası...
Ben elimdeki bordo kadife kumaşı kullandım. İşleme örneğini Pinterest'teki sayfama daha önceden kaydetmiştim. Siz de benzeri modellere buradan ulaşabilirsiniz. DMC'nin etaminini kullandım.


Kesenin ağzı lastikli, büzgülü değil. Kordonlar ise sap vazifesi görüyor. Bir hafta gibi kısa bir zamanda yapılabiliyor. Sizin de böyle bir çantaya ihtiyacınız varsa buyrun size kullanabileceğiniz çeşitli örnekler... Örnekleri ozalitçide büyütebiliyorsunuz; bu da daha kolay işlemenizi sağlıyor.





Devamını Oku

30 Eylül 2013 Pazartesi

Bayram Hazırlıkları

1 Yorum

 Kurban bayramının yaklaştığı, güneşin bir görünüp bir kaybolmaya başladığı bu sonbahar akşamından herkese merhaba...

  Bu yazımı bayram hazırlıklarına ayırmak istiyorum. Ancak benim hazırlıktan kastettiğim temizlik, baklava, börek türü hazırlıklar değil. Bayramda sevdiklerimiz için tasarlayıp hazırlayabileceğimiz küçük hediyeler. 
   Amerikalıların bayram ve özel günlerini kutlamadaki hassasiyetleri, sundukları zengin hediye çeşitleri, elleriyle hazırladıkları alternatifler, sırf bunlar için oluşturulmuş hobi mağazaları benim gibi bir ıvır zıvır meraklısının aklını başından almaya yetmişti. Kızımla haftada bir gün mutlaka Joann'e uğrardık. Bir dalardık koca mağazaya saatlerin nasıl geçtiğini anlamazdık. Şimdi yine o günlere gittim. Amerika bizim gibi elişi meraklıları için bir malzeme cenneti. Aldığım kumaşları, kağıtları, kurdeleleri, iplikleri, dantelleri daha bitiremedim ama gidip yine valizleri doldurasım geliyor. O da olur inşaallah en kısa zamanda.
   İşte ben de hem bayramlarımızı renklendirmek, hem bir sünneti ihya etmek, hem de sevdiklerimizi sevindirmek adına bayram için güzel hediyeler hazırlayabiliriz diye düşünüyorum. Hazırladıklarımı bayramdan sonra sizlerle paylaşacağım inşaallah. Şimdilik buyrun size birkaç güzel örnek... 

Kalpten bir şeker külahı

Drajeler için güzel bir sunum

Keçeden kuşlar güzel bir hediye alternatifi olabilir.

Anahtarlık
İşlemeli bir kese

Mantar iğnelikler

Minik bir pano

Lavanta keseleri

Keçeden kalp anahtarlık
   Bu birkaç resim size fikir verebilir. Daha orjinal fikirleri sizler de üretebilirsiniz. Haydi, malzeme dolaplarımızın başına... Yapılacak çok iş var. Herkese iyi bayramlar...
Devamını Oku

17 Eylül 2013 Salı

Serin Havaları Beklerken...

Yorum Yaz

   Sıcaklar biraz da olsa etkisini kaybetmeye başladı. Sonbaharı dört gözle bekleyen biri olarak kendimi daha iyi hissediyorum. Buna bağlı olarak elişlerine de hız verdim. Siz de kışın soğuk günlerinde çayınızı veya kahvenizi yudumlarken sarınacağınız sıcacık bir battaniye örmeyi düşünür müsünüz? 

   Biliyorsunuz yarım işlerini bitirmeye çalışan biri olarak uğraşsam da yeni işler başlamaya da can atıyorum. Kendimi nasıl zor durduruyorum bir bilseniz. Resimlerle oyalanıyorum, kısmet olursa yapmak istediklerimi sıraya koyuyorum. Güzel işleri görüp incelemek de ayrı bir mutluluk. Pinterest'i bilirsiniz. Bilmeyenler için kısaca şöyle söyleyebilirim. İlgi alanlarınıza göre binlerce fotoğraf bulabileceğiniz, kendi fotoğraflarınızı yükleyebileceğiniz ve sizinle aynı ilgi alanlarına sahip kişilerle paylaşabileceğiniz bir site. Kullanıcılarının %70'i kadınlar. İşte ben de, öremesem de, Pinterest'ten derlediğim resimler arasından kışa hazırlık örgü battaniyelerden bir derleme yaptım.
   Kim bilir, belki sizi de ayartırım. Örgü sevenler kulübü olarak yaptıklarımızı biz de paylaşırız. Alın kahvenizi elinize; buyrun, örnekleri incelemeye... 
İsterseniz Pinterest  adresimden daha çok detaya ve örneğe ulaşabilirsiniz. Sevgiler...



Devamını Oku

1 Eylül 2013 Pazar

Yetişememe, yetiştirememe sendromu var mı?

Yorum Yaz

   Zamanını verimli kullanabilen, az zamanda çok şey üreten insanlara hayranım. Lütfen bana yardım edin. Zamanı yetiremiyorum. Her tavsiyeye açığım. Yapacağım işleri sıraya koyuyorum olmuyor, rahat davranayım, kendimi hırpalamayayım, yavaş yaşayayım diyorum o da olmuyor, ne yapacağımı şaşırdım. 

   Son günlerde pek bir moda olan "Tükenmişlik sendromu" var ya, merak ediyorum acaba bu benim yaşadığım da başka bir sendrom mu? Sor da öğren kardeşim, yakınında iki psikoloğun var, dediğinizi duyar gibiyim. Soramıyorum, çünkü bizim psikologlar üç günlük tatili fırsat bilip şehir dışına çıktılar. Onlar tatil yapıyorlar, ben düşünüyorum.İş çok... Haydi biraz erken kalk da zamandan kazan. Kahvaltıyı hazırla, öğleden sonra danışan gelecek, ofise gitmelisin, ipliği bittiği için yarım kalan masa örtüsünü bugün tamamlamak lazım çünkü zihnimi yoruyor artık, perşembe günü "Minik Mucizeler Akademisi"nin yeni sezon açılış ve tanıtım toplantısı var, eksikler tamamlanacak. Salı günü okula gitmem gerekiyor, sınav var, soru hazırlanacak.Daha başka bir sürü şey var, var, var... Bütün bunlar zihnimde çarpışırken ben daha bir işe girişmeden yoruluyorum.

   Bloğa sık sık yazı yazmak istiyorum ama nerdee. Evdeki işler, okuldaki işler, yuvadaki işler, sıcaklar, nem, dünyanın gidişatı, zalimler, silahlar, kimyasal gazlar bende hal bırakmadı. Verimli olmak, üretmek için moral şart. Dualarla, bu da geçer tesellileriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bitirmeye söz verdiğim yarım işlerin bir kısmı tamamlandı, fotoğrafları da çekildi, en kısa zamanda paylaşacağım. 

   Kendimi toparlamak için hayal mi kursam acaba?  Şair ne demiş?  "İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar."  Alır insanı başka diyarlara götürür ya hayaller. İşte şimdi, sakin, küçük, eski ama bakımlı bir evin arkasındaki küçük bahçedeyiz. Bir salkım söğüdün altında küçük sedirde çaylarımızı yudumlayarak elişi yapıyoruz. Yanımda sevdiğim arkadaşlarımdan biri. Evde işler bitmiş, okul tatil, kızlar danışanlarıyla, çocuklarıyla okullarında meşgul, koca işe gitmiş, akşamın yemeği hazır, hava limonata tadında, etrafta sardunyalar, ortancalar, radyoda hafiften sanat müziği şarkıları, bizde sohbet muhabbet...

   Bir iç geçiriyorum. Gerçeğe dönmek lazım. Sendromlarımızla barışıp hayatın ortasına dalmak lazım. Başka çaremiz yok.Şikayet değil inanın bu yazdıklarım, sadece durum tesbiti. Hayalim de bütün yapmak istediklerimi sırasıyla düzene koymak. Olur inşaallah bir gün. Bu arada ümidimi kaybetmiş de değilim. Bakarsınız bir gün bu hayallerim gerçek olur. O zaman yazarım size. Şimdi ilk adım olarak fotoğraflarını paylaşıyorum. Sonra kendimi, ailemi, arkadaşlarımı, sizi de yerleştireceğim içine, söz...




  






Fotoğraflar Pinterest'ten alınmıştır.


Devamını Oku

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Gel Ey Muhammed, Bekliyoruz Yıllardır!

3 Yorum

Seccaden kumlardı.. ................................Devirlerden, diyarlardan gelip, göklerde buluşan ezanların vardı! . 

Mescit mümin, minber mümin... Taşardı kubbelerden tekbir, dolardı kubbelere “amin”.. 

Ve mübarek geceler dualarımız; geri gelmeyen dualardı... Geceler ki pırıl pırıl kandillerin yanardı.. Kapına gelenler yâ Muhammed, - uzaktan, yakından – mümin döndüler kapından... 

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi, iki dünyada aziz ümmet; Muhammed ümmetiydi. 

Konsun –yine- pervazlara güvercinler, 

“Hû hû”lara karışsın âminler... 

Mübarek akşamdır; 

Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! 

Şimdi seni ananlar, anıyor ağlar gibi... Ey yetimler yetimi, Ey garipler garibi; düşkünlerin kanadıydın, yoksulların sahibi... Nerde kaldın ey Resûl, nerde kaldın ey Nebi? 

Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed, çağlar ne çağlardı: Daha dünyaya gelmeden mü’minlerin vardı... Ve bir gün, ki gaflet çöller kadardı ...... .......................................................................

Elçi geldin, elçiler gönderdin... Ruhunu Allah’a, elini ümmetine verdin. Beşiğin, yurdun, yuvan Mekke’de bunalırsan Medine’ye göçerdin. Biz bu dünyadan nereye göçelim, yâ Muhammed? 

Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet altın devrini yaşıyor... Diller, sayfalar, satırlar “Ebu Leheb öldü” diyorlar. Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed  Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor! 

Neler duydu şu dünyada Mevlidine hayran kulaklarımız; ne adlar ezberledi, ey Nebî, adına alışkın dudaklarımız! Artık, yolunu bilmiyor; artık, yolunu unuttu ayaklarımız! Kâbe’ne siyahlar yakışmamıştır, yâ Muhammed bugünkü kadar! 

Hased gururla savaşta; gurur, Kafdağı’nda derebeyi... Onu da yaralarlar kanadından, gelse bir şefkat meleği... İyiliğin türbesine türbedâr oldu iyi. 

Vicdanlar sakat çıkmadan yarına, iyilikler getir, güzellikler getir Âdem oğullarına! 

Şu gördüğün duvarlar ki kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir... Fethedemedik, yâ Muhammed, senelerdir. 

Ne doğruluk, ne doğru; ne iyilik, ne iyi... Bahçende en güzel dal, unuttu yemiş vermeyi... Günahın kursağında, haramların peteği! 

Gözleri perdeleyen toprak, yüzlere serptiğin topraktı... Yere dökülmeyecekti, ey Nebî, yabanların gözünde kalacaktı! 

Konsun -yine- pervazlara güvercinler, 

“Hû hû”lara karışsın âminler... 

Mübarek akşamdır; 

Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! 

Yüreklerden taşsın yine, imanlar! Itrî, bestelesin Tekbîr’ini; Evliyâ, okusun Kur’ân’lar! Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın Kayışzâde Osman’lar Na’tını Galip yazsın, Mevlid’ini Süleyman’lar! Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle geri gelsin Sinan’lar! çarpılsın, hakikat niyetine cenaze namazı kıldıranlar! 

Gel, ey Muhammed, bahardır... 

Dudaklar ardında saklı 

Âminlerimiz vardır... 

Hacdan döner gibi gel; 

Mi’râc’dan iner gibi gel; 

Bekliyoruz yıllardır! 

.....................

Arif Nihat Asya


Senden Özür Diliyorum Mısır

Mısır’da korkunç şeyler oluyor ve biz hayatımıza devam ediyoruz… Kahvaltıda ne yiyeceğimizi düşünüyor, tatil planları yapıyor, hangi mağazadan ne alacağımızı listeliyor, günlük işlerimize devam ediyoruz.

 Mısırda katliam yapılıyor ve hayat herkes için devam ediyor… Bizim için keyif dolu geziler start alıyor aynı gün; eğleniyoruz, ama twit atmayı da ihmal etmiyoruz Mısır'daki kardeşlerimiz için mesela. Demokratik haklarını geri almak için direnen silahsız “Müslüman Kardeşler” katlediliyor kendi ordusu tarafından. “Darısı buradaki kardeşlerin başına” diyenler tarafından alkışlanırken bu katliam, bizim için hayat devam ediyor. "Çıkarlarımız ve güvenliğimiz tehlikede" bahanesiyle Mısır’da insanlık öldürülüyor; bizde hayat devam ediyor. Akşam yapılacak kulisler önemli, biz de aynı duruma düşmemek için planlar yapıyoruz, bir taraftan facebookta Mısır için üzgün olduğumuzu belirtmeyi ihmal etmeden.. Benim yazabilecek bir şeyim yok. Diyebileceğim de bir şey yok. Hayat benim için de devam ediyor çünkü; eleştirdiğim, olmasını istemediğim her şeyi ben de yapıyorum Mısır’da insanlar ölürken… Çaresizim...Bu benim vicdanımı temizlemeyecek biliyorum, ama yine de ‪#‎sendenözürdiliyorumMısır…


Devamını Oku

1 Ağustos 2013 Perşembe

Siz Köşe Dönmeyi Bilir misiniz?

Yorum Yaz

   Merhaba... Bloğu açarken niyetim haftada ortalama 3 yazı yayınlamaktı. Ancak her yeni başlanan işteki acemilik gibi, ben de bu düşüncemi gerçekleştiremedim. Bundan sonra inşaallah... Bir şey yayınlamış olmak için yazı yazmak istemediğimden, ürettiklerimi paylaşmalıyım diye düşünüyorum. Yani önce üretmeliyim ki sonra onları size anlatabileyim.

   Daha önce de bahsetmiştim. Bu yaz, yarım kalan işlerimi tamamlama mevsimi diye. İşte bu çerçevede ilk önce Saba'nın battisini(battaniyesini) bitirdim. Üzerimdeki yük, pek hafiflemedi, çünkü daha çok iş var. Bu arada bizim ayıcık örüldü, yani vücut buldu. Ancak Saba, bir de erkek olanını yapmamı isteyince, tekrar başladım örmeye. O da bitince her ikisini de fotoğraflayıp yayınlayacağım.

   Gelelim köşe dönmeye... Bütün malzemeler alınmış, benim başına geçmemi bekliyordu. Küçük kızım evlendiğinde mecburi hizmet için Mardin'e gitmek durumunda olduklarından evlerinin eşyaları İstanbul'a döndükten sonra, henüz Kasım ayında alındı. Arkasından bir ay sonra da bebek gelince, iki ayağım bir pabuca girdi. Yapmayı planladığım birçok şeyi ertelemek zorunda kaldım. Tam kendime geliyordum ki; arkasından iki kardeş uzun zamandır planladıkları iş projelerini hayata geçirme fırsatı buldular. Bütün bunların benimle ne ilgisi olduğunu düşünenlerden iseniz söyleyeyim: Ben yedek kuvvetim, bizim ailenin jokeri. Nerede ihtiyaç olursa oraya sevk edilen!!!. Neyse, bu halde geldik Temmuz ayının sonuna. 

   İşte ben bu sebeplerden dikemediğim masa örtüsünü bugün dikmek üzere makine başına geçtim. Geçmiş yıllarda bu konuda yeterli bilgim yokken,(şimdi de öyle tecrübeli falan değilim, yanlış anlamayın.) en zorlandığım konu örtülerin köşesini yapmaktı. Geçen kış Maltepe'de Singer'in mefruşat kursunda köşe çevirmeyi öğrendikten sonra artık bu zor görünen iş bana keyif vermeye başladı.

   Bilmeyenler için kısaca anlatmak istiyorum. Çeşitli kalınlıklarda kenarlar yapabilmek için önce 3.5, 4, 4.5 ve 5cm. genişliğinde kartondan şeritler kesin. Kestiğiniz kartonlara 1cm.lik bir çizgi çekin. Bunları muhafaza edin. Kumaşın cinsine ve yapacağınız nesneye göre seçtiğiniz şeridi kumaşın kenarına yerleştirin. Kumaşın tamamının çevresini 1cm.lik bölüm kadar ütüyle sabitleyerek katlayın.
Sonra ikinci işlem olarak şeridin tamamını ütüleyerek kumaşı katlayın. Aynı işlemi tekrarlayarak örtünün çevresini dönün. Sıra geldi köşelere... Fotoğraflarda görüldüğü gibi iki kenarı üstüste getirerek ütüyle her iki tarafına iz yapın. Sonra teyelleyin ve makinede dikin.
Sonrasında oluşan kulağı ince bir pay bırakarak kesin, tırnak ütüsüyle dikişi düzeltip ters çevirin. Böylece kenarları düzgünce çevrilmiş dikilmeye hazır bir örtünüz olacaktır.

Ben çevresine bir de organze dantel geçirdim. İşte örtünün son hali. Masadaki halini de yakında yayınlarım inşaallah. Düşüncesiyle beni yoran bir işi daha bitirmenin huzuru ve günü verimli tamamlamanın mutluluğuyla herkese sevgiler...

Devamını Oku

25 Temmuz 2013 Perşembe

Sohbet Köşeleri

Yorum Yaz

   Sıra geldi sohbet köşelerine... Aslında çok daha önce yayınlayacaktım bu yazıyı. Ancak, Ramazan ayına özel ritüeller (mukabele,iftar davetleri), orucun insanın üzerinde bıraktığı kendini dış dünyadan soyutlama duygusu, uzun günlerde oruçlu olmanın halsizliğiyle onbeş günü geçirdikten sonra gerçekleştirebildim düşündüklerimi.

   Sohbet etmek; sevdiğimiz bir veya birkaç kişiyle güzel vakit geçirip duygu ve düşünce alış-verişinde bulunmak paha biçilemez bir güzellik. Bir de bunu güzel mekânlarda, sıcak ortamlarda gerçekleştirmek insanı daha da mutlu ediyor. Her ne kadar mekâna anlam kazandıranın insan olduğunu düşünsem de; iyi tasarlanmış, zevkle döşenmiş bir ortam beni her zaman kendine çeker. İşte size böyle güzel birkaç örnek...

   Daha güzellerinin sizin olması dileklerimle... Sevgiler...











Fotoğraflar Pinterest'ten alınmıştır.
Devamını Oku

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Yorum Yaz


RAMAZAN  AYINIZ  BEREKETLİ, ORUCUNUZ  MAKBUL, DUALARINIZ  KABUL  OLSUN   İNŞAALLAH...


Devamını Oku

29 Haziran 2013 Cumartesi

Tatiliniz Güzel Geçsin.

Yorum Yaz

Devamını Oku