19 Ağustos 2013 Pazartesi

Gel Ey Muhammed, Bekliyoruz Yıllardır!

3 Yorum

Seccaden kumlardı.. ................................Devirlerden, diyarlardan gelip, göklerde buluşan ezanların vardı! . 

Mescit mümin, minber mümin... Taşardı kubbelerden tekbir, dolardı kubbelere “amin”.. 

Ve mübarek geceler dualarımız; geri gelmeyen dualardı... Geceler ki pırıl pırıl kandillerin yanardı.. Kapına gelenler yâ Muhammed, - uzaktan, yakından – mümin döndüler kapından... 

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi, iki dünyada aziz ümmet; Muhammed ümmetiydi. 

Konsun –yine- pervazlara güvercinler, 

“Hû hû”lara karışsın âminler... 

Mübarek akşamdır; 

Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! 

Şimdi seni ananlar, anıyor ağlar gibi... Ey yetimler yetimi, Ey garipler garibi; düşkünlerin kanadıydın, yoksulların sahibi... Nerde kaldın ey Resûl, nerde kaldın ey Nebi? 

Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed, çağlar ne çağlardı: Daha dünyaya gelmeden mü’minlerin vardı... Ve bir gün, ki gaflet çöller kadardı ...... .......................................................................

Elçi geldin, elçiler gönderdin... Ruhunu Allah’a, elini ümmetine verdin. Beşiğin, yurdun, yuvan Mekke’de bunalırsan Medine’ye göçerdin. Biz bu dünyadan nereye göçelim, yâ Muhammed? 

Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet altın devrini yaşıyor... Diller, sayfalar, satırlar “Ebu Leheb öldü” diyorlar. Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed  Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor! 

Neler duydu şu dünyada Mevlidine hayran kulaklarımız; ne adlar ezberledi, ey Nebî, adına alışkın dudaklarımız! Artık, yolunu bilmiyor; artık, yolunu unuttu ayaklarımız! Kâbe’ne siyahlar yakışmamıştır, yâ Muhammed bugünkü kadar! 

Hased gururla savaşta; gurur, Kafdağı’nda derebeyi... Onu da yaralarlar kanadından, gelse bir şefkat meleği... İyiliğin türbesine türbedâr oldu iyi. 

Vicdanlar sakat çıkmadan yarına, iyilikler getir, güzellikler getir Âdem oğullarına! 

Şu gördüğün duvarlar ki kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir... Fethedemedik, yâ Muhammed, senelerdir. 

Ne doğruluk, ne doğru; ne iyilik, ne iyi... Bahçende en güzel dal, unuttu yemiş vermeyi... Günahın kursağında, haramların peteği! 

Gözleri perdeleyen toprak, yüzlere serptiğin topraktı... Yere dökülmeyecekti, ey Nebî, yabanların gözünde kalacaktı! 

Konsun -yine- pervazlara güvercinler, 

“Hû hû”lara karışsın âminler... 

Mübarek akşamdır; 

Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! 

Yüreklerden taşsın yine, imanlar! Itrî, bestelesin Tekbîr’ini; Evliyâ, okusun Kur’ân’lar! Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın Kayışzâde Osman’lar Na’tını Galip yazsın, Mevlid’ini Süleyman’lar! Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle geri gelsin Sinan’lar! çarpılsın, hakikat niyetine cenaze namazı kıldıranlar! 

Gel, ey Muhammed, bahardır... 

Dudaklar ardında saklı 

Âminlerimiz vardır... 

Hacdan döner gibi gel; 

Mi’râc’dan iner gibi gel; 

Bekliyoruz yıllardır! 

.....................

Arif Nihat Asya


Senden Özür Diliyorum Mısır

Mısır’da korkunç şeyler oluyor ve biz hayatımıza devam ediyoruz… Kahvaltıda ne yiyeceğimizi düşünüyor, tatil planları yapıyor, hangi mağazadan ne alacağımızı listeliyor, günlük işlerimize devam ediyoruz.

 Mısırda katliam yapılıyor ve hayat herkes için devam ediyor… Bizim için keyif dolu geziler start alıyor aynı gün; eğleniyoruz, ama twit atmayı da ihmal etmiyoruz Mısır'daki kardeşlerimiz için mesela. Demokratik haklarını geri almak için direnen silahsız “Müslüman Kardeşler” katlediliyor kendi ordusu tarafından. “Darısı buradaki kardeşlerin başına” diyenler tarafından alkışlanırken bu katliam, bizim için hayat devam ediyor. "Çıkarlarımız ve güvenliğimiz tehlikede" bahanesiyle Mısır’da insanlık öldürülüyor; bizde hayat devam ediyor. Akşam yapılacak kulisler önemli, biz de aynı duruma düşmemek için planlar yapıyoruz, bir taraftan facebookta Mısır için üzgün olduğumuzu belirtmeyi ihmal etmeden.. Benim yazabilecek bir şeyim yok. Diyebileceğim de bir şey yok. Hayat benim için de devam ediyor çünkü; eleştirdiğim, olmasını istemediğim her şeyi ben de yapıyorum Mısır’da insanlar ölürken… Çaresizim...Bu benim vicdanımı temizlemeyecek biliyorum, ama yine de ‪#‎sendenözürdiliyorumMısır…


Devamını Oku

1 Ağustos 2013 Perşembe

Siz Köşe Dönmeyi Bilir misiniz?

Yorum Yaz

   Merhaba... Bloğu açarken niyetim haftada ortalama 3 yazı yayınlamaktı. Ancak her yeni başlanan işteki acemilik gibi, ben de bu düşüncemi gerçekleştiremedim. Bundan sonra inşaallah... Bir şey yayınlamış olmak için yazı yazmak istemediğimden, ürettiklerimi paylaşmalıyım diye düşünüyorum. Yani önce üretmeliyim ki sonra onları size anlatabileyim.

   Daha önce de bahsetmiştim. Bu yaz, yarım kalan işlerimi tamamlama mevsimi diye. İşte bu çerçevede ilk önce Saba'nın battisini(battaniyesini) bitirdim. Üzerimdeki yük, pek hafiflemedi, çünkü daha çok iş var. Bu arada bizim ayıcık örüldü, yani vücut buldu. Ancak Saba, bir de erkek olanını yapmamı isteyince, tekrar başladım örmeye. O da bitince her ikisini de fotoğraflayıp yayınlayacağım.

   Gelelim köşe dönmeye... Bütün malzemeler alınmış, benim başına geçmemi bekliyordu. Küçük kızım evlendiğinde mecburi hizmet için Mardin'e gitmek durumunda olduklarından evlerinin eşyaları İstanbul'a döndükten sonra, henüz Kasım ayında alındı. Arkasından bir ay sonra da bebek gelince, iki ayağım bir pabuca girdi. Yapmayı planladığım birçok şeyi ertelemek zorunda kaldım. Tam kendime geliyordum ki; arkasından iki kardeş uzun zamandır planladıkları iş projelerini hayata geçirme fırsatı buldular. Bütün bunların benimle ne ilgisi olduğunu düşünenlerden iseniz söyleyeyim: Ben yedek kuvvetim, bizim ailenin jokeri. Nerede ihtiyaç olursa oraya sevk edilen!!!. Neyse, bu halde geldik Temmuz ayının sonuna. 

   İşte ben bu sebeplerden dikemediğim masa örtüsünü bugün dikmek üzere makine başına geçtim. Geçmiş yıllarda bu konuda yeterli bilgim yokken,(şimdi de öyle tecrübeli falan değilim, yanlış anlamayın.) en zorlandığım konu örtülerin köşesini yapmaktı. Geçen kış Maltepe'de Singer'in mefruşat kursunda köşe çevirmeyi öğrendikten sonra artık bu zor görünen iş bana keyif vermeye başladı.

   Bilmeyenler için kısaca anlatmak istiyorum. Çeşitli kalınlıklarda kenarlar yapabilmek için önce 3.5, 4, 4.5 ve 5cm. genişliğinde kartondan şeritler kesin. Kestiğiniz kartonlara 1cm.lik bir çizgi çekin. Bunları muhafaza edin. Kumaşın cinsine ve yapacağınız nesneye göre seçtiğiniz şeridi kumaşın kenarına yerleştirin. Kumaşın tamamının çevresini 1cm.lik bölüm kadar ütüyle sabitleyerek katlayın.
Sonra ikinci işlem olarak şeridin tamamını ütüleyerek kumaşı katlayın. Aynı işlemi tekrarlayarak örtünün çevresini dönün. Sıra geldi köşelere... Fotoğraflarda görüldüğü gibi iki kenarı üstüste getirerek ütüyle her iki tarafına iz yapın. Sonra teyelleyin ve makinede dikin.
Sonrasında oluşan kulağı ince bir pay bırakarak kesin, tırnak ütüsüyle dikişi düzeltip ters çevirin. Böylece kenarları düzgünce çevrilmiş dikilmeye hazır bir örtünüz olacaktır.

Ben çevresine bir de organze dantel geçirdim. İşte örtünün son hali. Masadaki halini de yakında yayınlarım inşaallah. Düşüncesiyle beni yoran bir işi daha bitirmenin huzuru ve günü verimli tamamlamanın mutluluğuyla herkese sevgiler...

Devamını Oku